Gökten düşen kar değil de sendin sanki. Pamuk ellerindi bütün güzelliğiyle bir mucize olup gökten düşen. Hemen açtım pencereyi ve uzattım ellerimi düşen pamuk ellerinden tutabilmek için. Olmadı. Her tutuşumda yok oldu pamuk ellerin. Defalarca denedim, yine olmadı, olmadı, olmadı. Her tutuşumda yok olup ıslak göz yaşlarına dönüştü pamuk ellerin. Ben de kendi gözyaşlarımı ekledim üstüne. Sonra tutmaktan vazgeçip seyrettim uzun uzun gökten düşen pamuk ellerini. Biriken her mucize, daha fazla gözyaşına dönüştü.
Uzun zamandır beklediğim bir gündü bugün. Hayallerimde; yaşantımın en zor dönemlerinden birinde beni daha da boğan sorumluluklarımdan kurtulacağım, kendime ve düşünmeye daha fazla zaman ayırabileceğim, rutin geçen günlerden sıyrılacağım ve artık daha fazla huzur bulacağım günlerin başlangıcıydı bugün. uçup giden sayfalar yazısına devam et →
Bulutlu bir güne uyandım bugün. Perdeyi araladığımda gördüğüm her zamanki o sıkıcı sokak ve gri bulutlar. Pencereyi açıp derin bir nefes aldım, sonra üfledim tüm gücümle. Bulutlar dağılsın, güneş gülümsesin diye. Ne bulutlar kıpırdadı ne de güneş gülümsedi…
Sadece 10m² bir odam var beni anlayan.. Beni anlıyor biliyorum, çünkü susuyor her anlattığımda. Ağladığımda “ağlama değmez” demiyor, “zamanla geçer” diye teselli etmeye çalışmıyor beni. Diğerleri gibi silmiyor, kucağını açıyor ve biriktiriyor gözyaşlarımı. Söyleyecek söz bulamıyor, susuyor ve dinliyor saatlerce.
Gökyüzündeki yıldızların çokluğu başımı döndürüyor,
Dalgaların sesi deliyor kulaklarımı,
Oturduğum kaya sanki buz..
Ve bir adım ileride ölüm bana kucak açmış bekliyor.
Ölüm huzur vaadediyor.
Fakat ben,
Soğuk kayaları, azgın dalgaları
ve başımı döndüren yıldızları tercih ediyorum.
Taş ölüm, deniz ölüm, gökyüzü ölüm..
Sen ölüm…
atraksiyon.com’un daha genel amaçlara hizmet etmesini arzuladığımdan artık blogumu burada tutacağım. diğer blogumdaki yazıları ise ilk fırsatta buraya taşıyacağım. her zaman olduğu gibi az zamanım, çok işim var. haydi hayırlısı.