ılık ılık

ne serin, ne de sıcak; ılık ılık esiyor.

küçükken erik ağaçlarının tepesinden inmek istemezdim. özellikle sahiplerinin erik (ç)almamıza kızdığı ağaçları daha çok severdim, eriklerle birlikte hikayelerini de topladım… hayalet dedikodulu inşaatlara ilk giren hep ben oldum. bisiklete binerken hep patika yolları seçtim, her an düşme tehlikesinin verdiği inanılmaz haz… mahalle maçlarının aranılan oyuncusuydum. çok yetenekli olduğumdan değil, en çok ben koştuğumdan…

yanılgılar

sevdiğin gerçekten istanbul mu?
yoksa istanbul’un sana vaadettikleri mi?
istanbul’un denizini mi seversin,
yoksa onun sana verdiği hüznü mü?
martıları mı seversin,
yoksa seni alıp götürüşlerini mi?
boğazın eşsiz manzarası mıdır seni ona hayran bırakan,
yoksa her an kendini boşluğa bırabilme ihtimalin midir?

(19 Mart 2007)

velet

iskeleye doğru