Logitech z515 Kablosuz Taşınabilir Hoparlör

Hemen hemen her elektronik cihazın kablosuz özellik kazandığı günümüzde Logitech z515, kablosuz taşınabilir hoparlör ihtiyacınızı karşılamayı hedefleyen bir ürün.

Ortalama 300 TL’ye satılan ürünün kutusundan Logitech z515 hoparlör, şarj adaptörü, usb wireless adaptör ve şık bir taşıma kılıfı çıkıyor.

Ürünün herhangi bir yazılıma ihtiyaç duymadan çalışması büyük bir pratiklik sağlıyor. Ürünle birlikte gelen wireless adaptörü bilgisayarınıza taktığınızda, işletim sistemi ürünü otomatik olarak tanıyor ve hemen kullanmaya başlayabiliyorsunuz.

Logitech z515, muhteşem olmasa da taşınabilir kullanım amacını göz önünde bulundurursak tatmin edici bir ses kalitesine sahip. Yeterince net olan tiz seslerin yanında, bas tonların biraz zayıf kaldığını söyleyebilirim. Masaüstü bilgisayarıma bağladığım kablosuz adaptör ile z515 evin tüm odalarında ve hatta balkonda sorunsuzca çalıştı ve herhangi bir sinyalizasyon sorunu yaşamadı. Yaklaşık 7 saatlik kullanım sonrasında batarya uyarı ışığı yanmaya başlayan ürünün pil ömrü oldukça tatminkar.

Logitech z515’in en büyük eksikliği ise bluetooth desteklememesi. Böylesi şık bir kablosuz taşınabilir hoparlörün iPhone ya da diğer akıllı telefonlardan bluetooth ile ses aktarımı yapamaması gerçekten çok büyük eksiklik. Şu sıcak yaz aylarında sahil keyfi yaparken telefonunuzdaki müzikleri Logitech z515 ile dinleyebilmek oldukça keyifli olurdu herhalde. Ancak yine de ürünü 3.5 mm kulaklık girişi olan tüm telefonlara stereo kablo ile bağlayıp, bu keyfi kablosuz olmasa da yanınızda ufak bir kablo taşıyarak mobilitenizi kaybetmeden yaşamanız mümkün.

Kısaca Logitech z515, oldukça şık bir tasarıma ve tatminkar ses kalitesine sahip bir kablosuz taşınabilir stereo hoparör olarak karşımıza çıkıyor. Bluetooth cihazlara kablosuz olarak bağlanamamasını ise ürünün en büyük eksikliği olarak değerlendirebiliriz. Logitech z515, ortalama 300 TL’lik fiyat etiketini hak etmek için bu büyük eksikliği muhakkak gidermeli.

yıllık yazılarım =)

Önsöz:
Nihayet, epeyce gecikmeli de olsa, yıllıklar elimize ulaştı ve ben de yıllık yazılarımı herkesle paylaşıyorum =) Öncelikle bana yıllık yazısı yazan herkese çok teşekkür ederim. =) FMV Işık Üniversitesi’nde çok keyifli yıllar gerçirdim ve bu keyifli yılların en büyük sebebi sizlersiniz. Birlikte güldük, eğlendik, dertleştik, gezdik, içtik, çalıştık. 6 yıl önce, Pamukkale Üniversitesi Makine Mühendisliğini bırakıp inandığım yola sapmamın ne kadar doğru bir karar olduğunu FMV Işık Üniversitesi’nde sizlerle birlikte yaşayarak gördüm. İyi ki Işık Üniversitesi’ne geldim ve sizlerle tanıştım, iyi ki varsınız. Söyleyecek, anlatacak çok şey var elbette ama lafı benim uzatmamdansa sizin yazdıklarınızı okumak çok daha keyifli olacaktır =) Yazılar için tekrardan teşekkürler. =)

Buyrun yazılar;

Gamze Kılınçer (Kısa Filmlerinin Kötü Kadını 🙂
Kuzuuuuuuuuumm.. : )

üniversite hayatının dunya uzerınde encok etkıledıgı kısı : )
düşündüm de söyle bi..ne cok degıstın be fatih: )ılk tanıstıımızda ask acısı ceken toy delıkanlı..
sımdıyse gozlerı yerınden cıkartan, agzımın 10 dakıka acık kalmasına neden
olan olayların bas kahramanı: )) kuzuydun kurt oldun: ) sıpaydın eşşek oldun..
patavatsızdın.. hala patavatsızsın: ) en agır hakaretlerıne ramen sevıorum be seni!
(dön bakimm..ohaaa gamze!! kıcın kocaman olmus!!)
canımsın sen benım ya!hep mutlu ol fatiiicim, hep yanımızda ol! cok cok sevıorum seni!

Merve Çiçek
Yıllar yıllar önce daha ben hazırlıktayken, hergün telefonda sana zırladığım zamanlar geldi şimdi aklıma.Özellikle de hani şu derse gitmeden 15dk önce telefonda sana ‘burayı sevmiyorum’ diye ağladığım gün var ya, tam ben EFL’ye doğru inerken önümü kesmiştin. Hayatımda hiç unutamayacağım anlardandır. Ha şu da var inkar etme yine sakın, evet benim için geldin çok çok çok mutlu ettin ama senin hayatın da o gün başladı canımın içi. Kim bilebilirdi ki Denizli’den kalkıp çocukluk arkadaşının ilk üniversite günlerine destek olmaya gelip de Işık Üniversitesi’ni ele geçireceğini. Başarıyı benimle yakaladın unutma borçlusun bana. Borç demişken umarım gerçekten mezun oluyorsundur 🙂
En güzel yıllar üniversite yıllarıymış( öyle diyorlar :), onları da birlikte geçirdiğimiz için çok mutluyum.Neyse uzatmayayım sayfa kalabalıktır nasılsa. Seni çok seviyorum bebişim, yerin hep başka.

Olca Göknil
Universite hayatimda sensiz tek bir animin bile olmamasi tuhaf… Hangi birini yazsam bilemedim… Quzen gunlerinden baslasam, senliklerden ciksam. Antalya’ya uzansam…. Bu arada sen gercekten mezun oluyor musun yoksa bizi mi kandiriyosun?
Isigin demirbasi oldugun gibi benim de hayatimdaki olmazsa olmazlardansin.. Yani, uzgunum Fatih 100 yasina da gelsem basinda dirdir etmeye devam edicem demek oluyor buJ Hem zaten bensiz senin hayatinin ne tadi olur ne tuzu J Iyiki Cicegi gormeye geldin de Denizliyi birakip bizim hayatimizin tam ortasina dustun, yoksa universite hayatimiz boyunca bahar senligi, konser, gezi aktivite nedir ogrenemiyecektikJ sileye senin bustunu dikseler kimse yadirgamaz sanirim… seni o kadar cok seviyorum ki bazen niye bu kadar cok seviyorum acaba diye dusunmeden edemiyorum, sanirim nedeni gobeginJ Gobeginle yakaladigin cikisin bir omur devam etmesi dilegiyleJ
Not: dahi anlamindaki de ayri yazilir biliyorum… yaptigim yazim yanlislarini kafama kakmazsan sevinirim…

Ogan Etferat
Bir kere olsun okulda olan etkinligin icinde gormiyim seni, okulun demirbas listesinde oldugunu belirtmek isterim =) Akademik olmasa da her zaman sosyal kariyerinde basarili oldun =)) , basarilarin davem etmesi dilegiyle 🙂

Murat Berkant Kuru
Zonguldak’ın medari iftiarı, yolların bıçkın delikanlısı, nargilenin ustası, Vedat hocanın hastası Fatih. Okul seni elinde tutmak için elinden geleni yapsada sonunda mezun olduğunu görmek güzel. Daha eskitecek nice yollar, devirecek şişeler, paylaşacak dertler neşeler var. Işık’ın bana kattığı dostlardan biri olduğun için teşekkürler.

Anıl Itır
Çalışma becerisini ,azmini,kararlılığını,maceracı ruhunu herzaman takdir ettim ve seninle çalışmaktan herzaman mutluluk duydum . Hiç şüphe yok ki,okulunu ve öğrencileri en çok benimseyen ve onlar için en doğrusunu yapmaya çalışan sayılı insanlardan birisin.Bu özelliklerinle herzaman başarıyı yakalayacağına eminim.

Merve Güneş
Senin gibi her işe el atan ve başarılı olan birini daha tanımıyorum 🙂 Kulüp zamanları az yardımın dı-okunmadı.Bana verdiğin akılla Tosun Paşa’yı bile izletmiştim millete 😀 😛 Şaka bir yana her zaman yanımdaydın.Özellikle geçen sene (2009) çok güzel zaman geçirdik.Her zaman çok güldüm çok eğlendim seninle 🙂 İyiki tanımışım seni canım arkadaşım…Işık, sen ordan ayrıldığında kesinlikle eksik olacak. Bundan sonra atacağın her adımda mutlu ol, her zaman güzel şeyler hakediyorsun, hakettiğin o güzellikleri her istediğinde bulman dileğiyle…

Ayşenur Merve Dinçsoy
Sevgili Fötöh Başkanım, sana bu yazıyı sadece ö lerden oluşturarak yazmak isterdim ancak düşündüm ki dede olduğun zaman bunu okuyamazsın. Şimdi sen mezun oluyorsun ama sanki gitmeyecekmişsin gibi geliyor okul seninle özdeşleşmiş gibi =) Sanki herkes gider de sen kalırmışsın gibi geliyordu yaa.. Sana ben de çok emeğin var diyeceğim de yok yok benim daha çok emeğim var sen de =) Helali hoş olsun =) Şimdi yıllık yazısında genelde şöyle güzel şeyler seninle olsun yok böyle başarı seninle olsun deniyor da.. Sana bunlar söylenmez ki =) Sana senin gibi bir hayat diliyorum, acayiplikler peşini bırakmasın..

Ayça Özgür
Defterleri açıp baksak, eski günleri şöyle bir ansak; şuraya griden pembeye kadar bi çok renk döşenir ama.. Şu noktada sadece bugün önemli. Diğerlerini bilmem ama ben gerçekten “binbir surat Fatih”i bildim.
Şimdiyeyse; uğraştığı işi severse sonuçlarına sonuna kadar katlanabilen, keyfinin kahyası, dışı nolursa olsun içinde de hep bir başka rüzgarın estiği büyük oynamayı seven bir adam kaldı.
İyi&kötü, doğru&yanlış, siyah&kırmızı tüm zamanların hatırına; umarım;
doğru bildiklerin bu hayatta hep yanında olur ve seni korur.

Avni Dokumacılar
Jack baskan 🙂 herkesin tanışmadan önce gicik kaptığı ama tanıştıktan sonra da bi o kadar çok sevdiği insan Fatih üstün, benim için baskan 🙂 seni gercekten çok ozlucem baskan, dilerim mezun olduktan sonra da sık sık görüşürüz.. Bu arada söylemeden yapamam, karpuzlu nargilenin üstadı sensin bence 🙂 baskan kendine her zaman çok iyi bak, sakın unutma bizleri…

Tuğba Yeşilbağ
Canımmm,bir anda karar verip yaptığımız road trip i hiç unutmuyacağım :))) gerçi sonrasın da opelim bir ay tamire gitti ama :))) yaz geldi mi hep senle beraber vakit geçirip planlar yapardık bu sene yazın mezun olsak bile nezaman istersen tekrar dan planlar yapıp görüşmeye hazırım seninle.Seni ilk tanıdığımda hiçbir şeye sinirlenmem çok garibime gitmişti bunu nasıl başardığını öğretmeye çalıştın bana.Canım sıkkın olduğunda sormadan sorgulamadan yanımda oldun.Herzaman görüşmek istediğim arkadaşım, beni hiç bir zaman unutmaman dileğiyle sevgiler tubinnn :)))

Güneş Merve Akyol
Nerden bilebilirdim ki oryantasyonda konuşmasını dinlediğim, sonra bütün aktivitelerde karşıma çıkan çocuğun bir “hadi”siyle yıllar sonra kayıtsız şartsız yollara dökülecebileceğimi; ama yaz okulunda Deniz ve bana yaz okulunda “ Beni bırakıp nereye gidiyorsunuz?” diye sorduğun anda anlamalıydım bizim yolculuk maceralarımızın nerelere varabileceğini. Sabahın 6’sında yola çıkmayı, Maslakta kantin köşelerinde koltukta uyuyakalmayı, özellikle Ikea dönüşlerinde yolculuğu çok keyifli hale getirdiğin ve beni Hayko korkularımla yüzleştirmeye çabaladığın için sana çok teşekkür ederim. Gerçekten hiç tahmin etmezdim sana bir şeyler yazmanın bu kadar zor olabileceğini, ne diyeyim tanıştığımız günden beri bir şekilde destek olduğun için çok sağ ol bebişim.

Burcu Şaylı
İşi gücü bıraktım burda sana yazı yazıyorum. Sırf belasın başıma. Hem 3 ün 5 in kavgasını yapıyosun hem de uğraştırıyorsun. Takıldın zaten peşime daha 1. sınıfta. Neymiş aynı dersleri alıyormuşuz da numaralarımızı alıcakmışız da işimiz düşermiş birbirimize. Nasıl bir açıksözlülüktür bu yahu. Gerçi bu huyun sayesinde sana her şeyi anlatabiliyorum, gerçekleri çarpıyorsun yüzüme. Tamam bende de var manyaklık kabul ediyorum. Ama manyak olmasaydım seninle 5 dakika aynı ortamda durmam mümkün olur muydu sen söyle. Delisin, çılgınsın, ruh hastasısın, neşelisin, enerjiksin, öle bişeylersin işte. Kal hep böle, yoksa 3 ü de unut 5 i de,7 den bahsetmiyorum bile 🙂 Konserler için VIP biletlerini bekler, gözlerinden öperim şekerim.

Cansu Kabaoğlu
Seewgili fatihustun;) bu yaziyi son dk yazio olmanin verdgi panikle umarm guzel seyler Soylerm:)))fatihcm snn son zmnlarinda bnm ilk baslarmda tanismis olmamiz malesf pk hos olmadi:) ama kucuk de olsa gzl anilar yasyp eglendk:) nargileler, sohbetler ck keyflydi;). Buralardan kopmazsan ve kopmazsak! Umarm dewami gelir:) verdgn fkirlerin ve destegnin bnm icn onemli oldgunu bil 🙂 hrsey icn tskkrler. Bu bi veda yazisi degl tbki umarm gorusrz;) bundan snrasi icin yolun acik olsn bol sans ve basarilar:)

Fatih Ermiş
2004 yılından bu güne Işık üniversitesi öğrenci aktiviteleri denilince akla ilk gelen maxiaktif hatta hiperaktif kişilerden birisidir Fatih Üstün. Ek iş olarak öğrencilik yapmaktadır =). Asıl işini nedir onu kimse bilmemektedir. Bunun yanında öğrenci konsey başkanlığı, kulüp başkanlıkları, sosyal aktivite üretimi, katılımı ve daha nice ünvanlar üstlenerek Işık Üniversitesi’ni öğrenci bazında temsil eden nadide Işıklılardandır. Fatih Üstün’ün öğrenci olduğunu anlamak ilk bakışta çok zordur. Özellikle final tarihlerinde, fatih sınıfta dolanıp hoca “attendance” aldımı, yüzdesi kaç, acaba hocayla konuşsam mı diye birileriyle konuşuyorsa, anlarsın ki fatih bu dersi alıyor, geçmek için planlar kuruyordur. Muhtemelen finalden yüksek not alacaktır, yüzünden sabahladığı anlaşılır, ama yoklaması olmadığı için napsam da hocayı ikna etsem diye kara kara düşündüğüne çok şahit olmuşumdur. Yaklaşık 3 yıldır Şile’yi yaz kış birlikte beklediğimiz için Üstün’ü yakından tanıma fırsatı buldum. Gelecekte de görüşeceğim en önemlisi bir dost kazandığım için çok mutluyum. Her şey gönlünce olsun Üstün. Yaşam sevincini hiç yitirme, her zaman bugun olduğun gibi aktif ve iş bitirici olacağından eminim, bahtın açık olsun kardeşim.
İleriki yaşlarda umut ederim ki önlerden biraz saçın dökülür ve alnın biraz olsun gözükür.
Sevgiler.

Aytunç Ercan
Yazıya nerden nasıl başlasam bilemedim.Bana şu üniversitede bilmem gereken, yapmam gereken hemen hemen herşeyi öğreten insanlardan birisin.Şu okulda yaşayabildiysem, bişeyler yapabildiysem belkide senin sayende.Bana Duman’ı sevdirdin, Şile yolunu Duman eşliğinde çekilir hale getirdin, karpuzlu nargile yaparak karpuzlarla aramda duygusal bir bağ kurdun ve daha nice şeyler.Herşey için çok ama çok teşekkür ederim.Sana son bir cümle daha var ama… “Helal olsun aşk olsun !”

Rüya Yakar
Şekercim sen nasıl tarif edilirsin bilmiyorum. Bir insan bu kadar mı cana yakın, bu kadar mı her işe koşan bir şahsiyet olur. Ne zaman başımız sıkışsa, bir sorunumuz olsa elbet çözümde bir katkın olmuştur. Seninle nasıl, hangi ara, ne zaman, nerde tanıştım hiç hatırlamıyorum. Bir baktım hayatımdasın. İyiki de öylesin. Bundan sonra da öyle olmanı diliyorum. Bol bol öpüyorum seni 😀

Evren Öztürk
Ahhh Fatih ahhh, seni nerden anlatmaya başlasam ki; bilemedim. Bi yerden başlamak lazım illa ki diyip son haftalarda aldığım kiloların nedeni olmana biraz deyinmek istiyorum J . Sayende son bi kaç hafta da fazlasıyla kilo aldım, ama sana söz, vericem o kiloları J. Bana Nargile yapmayı öğretmenle devam edelim biraz da; şu hayatta keyifle içtiğim nargileyi yapabiliyor olmanın gururunu sayen de taşıyorum, bunun için sana sonsuz şükranlarımı sunuyorum. J Nargileyle diyince aklıma geldi o karpuzlu nargileyi nasıl da yaptık, helal bize valla, hem de ilk seferimizde. (şu an çoğ hüzünlendim L ). Tamam güldük, eğlendik falan ama aynı zamanda kötü anlarda oldu tabi; sorarım sana fatih üstün “sen gidince bana kim akıl verecek? “ . En büyük boşluk buradan doğacak sanırım. Derdim olduğunda akıl verecek biri vardı uzun zamandır hayatımda, ama sen gidince… Neyse ya zırt pırt ararım seni sen Zonguldaktayken rahatsız ederim nolucak ki J Laf lafı açıyor gene ama yazımı da bitireyim burda; Zonguldak demişken çayını içmeye gelicem ama zamanı belli değil. Bir gece ansızın gelebilirim…

Hatice Deniz Hızal
Sanırım en zoru sana yazmak, çünkü mantık sınırları çerçevesinde kabul edebileceğim bir şey değil, o kadar alışmışım ki her zaman yanıbaşımda olmana, şimdi Fatih mezun olmuş, bir de yıllık yazısı yazıyoruz, böyle bir şeyi anlamamı bekleme benden. Dört sene önce nasıl oldu da kendimi senin başını şişirirken, omzunda ağlarken buldum bilmiyorum, şimdiyse tek bildiğim, güvendiğim en doğru insanlardan birinin sen olduğun. Nasıl olur da beni o kadar konuşturabilirsin onu da bilmiyorum, gevşek ağızlı bile değilim oysa. Bir de, sen olmasan hiçbir hafta sonunun, saatler süren film seçme seanslarının, uzun pazar kahvaltılarının, bir anda karar verip yola çıkmaların, gençlik kampında beyin ütülemenin ve daha birçok şeyin tadı olmazdı. Seni çok seviyorum, sakın uzak bir yerlere gideyim deme =)

Hasan Kabay
İlk kankamın arkadaşı olarak tanıdım, kaynaşmamız çok sürmedi zaten.
– Fatih nerde ?
– odada .
– Bilmem nerede bi atraksiyon peşinde.
– Antalyaya kadar gitti bi nargile içip gelcekmiş.
– Valla en son elinde bozuk para kavşakta yazı tura atıyodu.
Gibi aktivitelerde kah izleyici kay katılımcı olarak 5 seneyi paylaştık. Hakkındaki dedikodulara güldük dertleştik. Drinking games oynayıp klozetler parçaladık anti-parantez ilk kira sözleşmeni imzaladığın gibi beni ara bi şişe viskiyle gelicem içip klozetini parçaliicam senin kadar insaflı olmıycam ama =)) Bide şu kerametsiz arabanı da sat artık derken sözlerimi tamamlayıp esen kalman dileğiyle.

Çağlar Dıvarcı
Yıllık yazısı istiyorsunda sana ne yazsam az kalıyor. Işık’ı Üniversite yapan kim deseler seni gösteririm. Sayende öğrenciliğin tadını çıkardım. Keşke okulu ilk kazandığım sene sende gelseymissin. Öve öve bitiremediğin Antalya’da ki nargileyi unutamıyorum. Gidip içtiğimde hiç sevmemiştim ama içmek için yaptıklarımızı hiçbir deli dahi yapmazdı. Bunun gibi çok fazla örnek var. İçtenlikle söylemek istiyorum, şimdiye kadar seninle yaptığım hiçbir şeyden pişman değilim. (ÇaÇa)

Abdullah Bülbül
demekki yasanan cok sey olunca hiç biri gelmiyo insanın aklına az olsa gelirdi:) sonunda sende bitiriyosun işte geyikler yzmak istemiyorum sarkı yazssaydım yanlış anlaşışırdı:) heheh zaten tutuuğunu koparırsın hayat alt edemez seni şansa cok ihtiyacın yok ama en onemlisi kendi iç
mutluluğun kalabalıklarda yalnız kalma hep mutlu ol guzel insan güzel dost kardeşim…

Anıl Gür
faydalı duyarlı sosyal baskan!! baskanlıgı bıraktıktan sonrada aynı sorumlulukla faydalı işlere imza atan yegane ışıklı !!!mezun olduktan sonrada ülkemiz için aynı hayırlı çizgide olcagından suphem yok,,hayat boyu mutluluklar basarılar

Bedirhan Polat
Şimdi nereden başlasam. 6 yıllık mazi, nereden başlasan nereden bitirsen nasıl bağlasan olmuyor. Herhalde bu okulda geçirdiğim en fazla vakti seninle beraber geçirdik, yaptığım sohbetlerin çok büyük bir kısmını da senle yaptım. Odaya girdiğim ilk günden, şimdi çıkıyor olduğum son güne kadar oradaydın. Hatta ben yokken de ordaydın, kendine “Şile Bekçisi” dediğin zamanlarda hiç şaşırmamıştım 🙂 Yaşadığımız bunca olayda paylaşımımız en üst seviyede oldu. Odada 10 kişi sohbet etmiş olsak bile en sonunda senle ben kaldık ve biz sohbete devam ettik. Bu kadar zamandır bir defa bile tartışma ihtiyacı görmeden aynı odada yaşayabildik. Zaten sadece bu bile nasıl bir arkadaşlığımız olduğunun kanıtı bence :). Şimdi bu yıllığı yazarken, bu kadar zamanı gözden geçirirken düşünüyorum, iyi ki her şey böyle olmuş. Ben inanıyorum ki dostluğumuz ömrümüzün sonuna kadar devam edecek. Umarım yaşamının geri kalanında her şey istediğin gibi olur..

Derya Yeliz Çoşar
” Bebişim you are perfect, cool, damn good, fun, cute, smart, wish the best for you!”

Merve Tüccar
Yazmamı ertelememin nedeni; birlikte bu kadar çok zaman geçirip, iki satır bile olsa, kağıda dökememe yeteneksizliğim sanırım. Biraz da sana yazacak olmanın zorluğu=) En zor, hastalıklı, inatçı, mutlu olduğum zamanlarda hep bilrlikteydik. Birtakım insanlar vardı başta bizi bir araya getiren; ama onlar gittler çoktan. Aradan aylar geçse bile yine aynı sen, aynı ben, bazen konuşmasak bile birbirimizi bilmenin rahatlığı. İyi ki varsın Fatih, sensiz bir Işık düşünmek zor geliyor bana. Sadece kendim için değil, herkes için bunun böyle olduğunu görebiliyorum. Fedakar, son derece sorumlu ve çalışkan olmanın meyvesini çoktan toplamaya başladın sen. Mezun olman daha fazlasını alman için sadece bir değişiklik, yeni bir başlangıç. Başlangıcında ve sonrasında her şeyin istediğin gibi olmasını diliyorum.

Zelal Çelik
Sevgili Fatih,
Ne yazsam diye çok düşündüm, yine de yazacak uzun ve etkili bir şeyler bulamadım. İyi ki tanıştık, iyi ki aramıza katıldın. Çok keyifle çalıştık ve seni çok seviyoruz. Nice güzel yıllarda beraber çalışmak dileğiyle.

Hülya Sönmem
Sevgili Fatih ,
Seninle geçirdiğim 5 yılı sana anlatmak kolay olmayacak. Işık Üniversitesi öğrenci kulüpleri ile tanışırken bir baktım ki; Zonguldaklı, kendi özgüveni yerinde, üniversiteyi sahiplenmiş, her birimi bir çalışan olarak çok iyi bilen bir karakter… Benim adıma çok şaşırtıcı ama çok mutlu edici bir tabloydu bu J Evet dedim bu öğrenci ile çalışmalıyım ve etrafına saçtığı enerji ile çok başarılı organizasyonlara imza atabiliriz. VEEEEEE öğle de oldu. Benim için çok değerli bir çalışma arkadaşı oldun. Ayrıca o kadar keyifli geçen bu kadar yılın içinde senin kendi yaşamına katacakların zaten attığın doğru adımlarla o tarihte belli olmuştu. Seni seviyor yaşamımda olduğun için bir idarecin olarak teşekkür ediyorum. Hep mutlu kal, hep gülen o surat ifaden aynı kalsın, bizleri unutma… Ailene karşı başarılı bir çocuk ,üniversitene karşı idealist bir çalışan olarak seni kutluyorum.

Murat Karaçay
Öğrenci mezun olunca sevinir. Ben Fatih mezun olunca ne yalan söyleyeyim “üzüldüm… ama gerçekten üzüldüm “. Şile kampusa geldiği ilk günleri ve yakın zamanda gideceği bu günleri acı, tatlı hep birlikte yaşadık.

Bana her zaman ve heryerde Ağabey Kardeş ilişkisinin en güzel örneğini gösterdin.

Sana gitme hep bizle kal demek isterdim ama keyiflerle yaşayacağın ve önünde bunlardan feyz alacağın bir hayat var. 2004 yılından bugüne kadar yuvan olan Şile Kampus seni özleyecek….

2011 naber ya?

geçen yıl yazdığım yılbaşı yazımda 2010’da dönüm noktaları beni bekliyor demiştim, öyle de oldu; 2010, hayatımda pek çok deneyim yaşama fırsatını bulduğum özel bir yıl oldu benim için. mezuniyetim, yüksek lisansa başlamam, işe başlamam, işten ayrılmam, kendi işimi kurmam, hepsi 2010 yılına toplanıverdi. özetle 2010, benim için çok önemli tarihler barındırıyor içerisinde. 2011 ise bu önemli dönüm noktalarının sonuçlarını göreceğim yıl olacak. ilk günlerinde oldukça şanslıydım, umarım böyle devam eder. =)

şimdi gelelim 2010 özetine;

  • yılın hocası: vedat çoşkun
  • yılın favori içkisi: Jack!
  • yılın en çok tüketilen içkisi: Efes Pilsen
  • yılın gazı: hadi tekirdağ’a köfte yemeye gidelim?
  • yılın mekanı: viaport serander nargile cafe
  • yılın oyunu: batak
  • yılın favori aktivitesi: ezeltesi
  • yılın konseri: duman @ 14. bahar festivali
  • yılın eğitimi: sosyal medya akademisi
  • yılın organizasyonu: van – ışıklı köyü ziyaretimiz
  • yılın ulaşım aracı: tren =)
  • yılın yazısı: başka, bambaşka.
  • yılın olayı: garaj medya

hepinize iyi yıllar diliyorum =)

beklerken…

Hafif bir ışık var, onu da gölgeler kapatıyor. Gölgeler dediysem, en çok da kendi gölgem. Etrafta bir uğultu var. Mutlu, keyifli, istekli bir uğultu. Fonda ise radiohead çalıyor, en popüler şarkılarından biri ama hatırlamıyorum adını. Zaten oldum olası isimleri aklımda tutamamışımdır. Hava tam da olması gerektiği gibi; ne soğuk ne de sıcak. Alkol ile birlikte ısınan vücutlarda çok hafif bir bahar esintisi… İnsanlar genelde kızlı erkekli gruplar halindeler ya da çiftler. Tek oturan sadece benim. Ama muhtemelen en çok hesabı ödeyecek olan da. Yalnızlığı alkolle paylaşmak pahalıya mal olabiliyor.

Hemen hemen herkes dışarıda oturmak istiyor, dışarıdaki masalar için sıra bekliyorlar. Genellikle sigara içmek için. Ben ise zaten dışarıdayım; sigara içmek için değil, daha geç sarhoş olmak için. Açık havada daha zor çarpar derler. Ama mühim olan çarpması değil, alkolmetrede 0.50 promil yasal sınırını geçmemek. Açık hava gerçekten etkili olur mu dersiniz? Hiç sanmıyorum…

Yaklaşık 5 saattir buradayım. Güzel ve hafif bir yemeğin ardından peş peşe verdiğim 5 kadeh Chivas siparişi garsonlar ve çevre masalar üzerinde karizmatik bir etki bıraksa da, son 1 saat içinde sadece 1 bardak bira içerek edindiğim olumlu izlenimi hızla tükettiğimi sanıyorum. Ama hala buradaki hemen hemen herkesten daha hatırlı bir hesap ödeyecek olmanın rahatlığıyla tek başıma da olsa dışarıda çok değerli bir masa işgal etmekte sakınca görmüyorum.

Telefonumun şarjı bitmek üzere, o yüzden sosyal mecralara bakınarak vakit geçiremiyorum. Etraftaki insanları dinliyorum ben de. Hayat burada. Ama oldukça lüks bir hayat etrafımdaki. Yan masadaki çocukların tek dertleri yaz okuluna kaldıkları için bütün yazı egede geçiremeyecek olmaları. Çapraz masadaki 2 kel kazanova ise masalarındaki 2 hoş hatunun bu gece onlarla yatıp yatmayacağından başka bir şey düşünmüyorlar. Bütün kozlarını da kullanıyorlar, tebrik etmek gerek. Muhtemelen bu gece istediklerini alacaklar. Yarın gece ise yeni avlar…

Dedim ya, lüks bir hayat var etrafımda. “Zengin doğduysam benim suçum mu?” tadında bir hayat. Gülmeyen insan yok, herkes fazlasıyla bakımlı, uykusu almış ve zinde. Belli ki bu civarda hayat kimseyi yormamış. Onlar da çok umursamamışlar yorulanları, hayatlarına devam etmişler. Neyse, herkesin keyfi yerinde. Ah pardon, buralarda bir kesim var ki pek üzgün; “dünyanın en bahtsız insanı ben olmalıyım” cümlesini kurabilecek kadar üstelik. Onlar, burada yer bulamayanlar. Çok üzgünler…

Yanlış anlaşılmasın, burada oturanları eleştiriyor ya da suçluyor değilim. Keza ben de burada oturuyorum. Ama herkesin bu kadar mutlu olması tuhaf, rahatsız edici. Hiç kimse karşısındakine dertten yakınmıyor. Bu kadar mutlu insanın bir arada toplanması alışık olduğum bir durum değil. Bu kadar insanın dertlerini bu kadar içine atabilmesi doğru değil. Bu kadar insanın böylesine iyi oyun oynayabilmesi hiç hoş değil…

Bana müsaade, fonda hafiften bir Mor Ve Ötesi…

ne güzeldim ulan ben

ne kadar acımasızsam,
o kadar acımışımdır zamanında.
ne kadar içime atıyorsam,
o kadar paylaşmışımdır.

söyledim duymadınız,
duydunuz anlamadınız.
anlasanız da umursamadınız.

ne güzeldim ulan ben,
pırıl pırıl, şeffaf.
beni duvarla kapladınız.

eskisi gibi değil

eskisi gibi değil,
ne uykularım ne de uyanışlarım.

eskisi gibi değil,
ne korkularım ne de heyecanlarım.

eskisi gibi değil,
ne doğrularım ne de yanlışlarım.

eskisi gibi değil,
ne öpüşmelerim ne de sevişmelerim.

hüznüm de, gülüşüm de,
eskisi gibi değil…

başka, bambaşka.

rakının kafası başka,
şarabın başka,
biranın başka…

aşığın hüznü başka,
terkedilmişin başka,
terkedenin başka…

zenginin derdi başka,
fakirin başka…

aynı dünyada bambaşka hayatlarda,
aynı olaylarda bambaşka detaylarla,
kaybolmuş sürükleniyoruz be, sussak da konuşsak da ne fayda.

onun elleri başka, sıcaklığı başka, dokunuşu başka.

yeni yıl yeni yıl yeni yıl yeni yıl

2009 keyifli bir yıldı, geride pek çok güzel anı bıraktım. 2010 ise daha yorucu bir yıl olacak benim için. Kariyerimi planlayıp kendime bir yol haritası çizeceğim kritik dönüm doktaları 2010’da beni bekliyor. Lafı fazla uzatmadan sizi aşağıdaki liste ile başbaşa bırakıyorum =)

ve 2009’u geride bırakırken;

Yılın hocası: Tabii ki Birol hoca =) (Japonca)

Yılın dersi: E-Commerce (IT434)

Yılın arkadaş seti: Şimdi tek tek isimlerinizi verip rencide etmek istemiyorum =)

Yılın aday grubu: Farkındayız. Adayız! =)

Yılın favori aktivitesi: Şile-Istanbul yolu =)

Yılın organizasyonu: Kızılay Hedef 25 Antalya Kampı

Yılın favori içkisi: Jack! (is back in town)

Yılın en çok tüketilen içkisi: Efes Fıçı Bira

Yılın kahvaltı mekanı: Ağva yolu üzerindeki gözlemeci =)

Yılın gazları: Hadi kalkın Burdur’a gidelim? & Hadi kalkın Antalya’ya gidelim?

Yılın süprizi: Mehmet Can Yavuz =)

Yılın sayısı: 787

Yılın konseri: MFÖ @ 13. Bahar Festivali

Yılın teknolojisi: özhophop wireless network

Yılın yazısı: Sapak.

Hepinize iyi yıllar diliyorum =)

farkındayız adayız

Amacım şunu yaptım bunu yaptım demek değil, ancak son zamanlarda (seçim sürecinde) konuşulanlara cevap vermem gerektiğini hissettim. Işık Üniversitesinde Öğrenci Konseyi Başkanlığı yaptığım 2 yıl boyunca, Işık Üniversitesi Yönetiminde öğrencilerin daha iyi temsil edilmesi için elimden geleni fazlasıyla yaptım. Beni sevmeyebilirsiniz, gıcık olabilirsiniz, tarzımı beğenmiyor olabilirsiniz, ama kimse şunun aksini iddia edemez ki özellikle son 3 yıldır Işık Üniversitesi için çok şey yaptım. farkındayız adayız yazısına devam et

sapak

vazgeçememek değil de,
vazgeçmek istemiyorum senden.

her daim olmasa da,
ara ara düş aklıma istiyorum usulca.

tereddütlerimi biriktiriyorum bir köşede,
adına umut diyerek kandırıyorum kendimi.

sürükleniyorum peşinden,
ama her peşine düşüşümde bir sapak çıkıyor önüme.

duruyorum tam ortasında, sövüyorum anasına avradına…